Trafik Kazalarında Kusur Hesabı; Temel Kriterler

Eylül 11, 2021 0 Yazar: admin

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve bu kanuna bağlı yönetmelikle trafik kuralları belirlenmiştir. Trafik ile ilgili her aşama kanunlarla düzenlenmesinin yanında trafik kazalarının meydana gelmesi durumunda da bu kanundaki genel kaidelerden faydalanılarak bilirkişiler tarafından tarafların kusur durumları belirlenmektedir.

Kusur (?)

Ülkemizde, mahkemelere rapor hazırlayan kişi, kurum ve kuruluşlar bulunmaktadır. Bu kuruluşların en önemlileri; Adli Tıp Kurumu, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Karayolları heyetleri olarak görülmektedir. Bireysel olarak hazırlanmayan ve genel olarak üçlü heyet tarafından alınan ortak kararla açıklanan bu raporlarda bir kurum geleneği de görülmektedir. Bireysel olarak da bilirkişilik temel eğitimini almış makine mühendisleri ve trafik polisleri gibi bilirkişiler de mahkemelerin görevlendirmesi ile rapor hazırlayabilmektedirler. Raporlar arasında çelişki olması durumunda mahkeme yeni bir rapor aldırabilir veya sağlıklı bulduğu raporu karara esas alabilmektedir. Genel olarak üç farklı yargı makamına rapor düzenlendiği söylenebilir. Bunlar savcılık makamı, asliye-ağır ceza mahkemeleri ve hukuk (hukuk, ticaret vb) mahkemeleri olarak sıralanabilir.

Savcılık makamına hazırlanan raporlar: Burada esas amaç şüpheli veya şüphelilerin kusurlarının olup olmadığı ve bu doğrultuda savcılık makamının takdirinde iddianame düzenlenmesi ya da kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar verilmesi hususundaki yönlendirmedir. Raporda şüpheli sıfatındaki kişinin kusursuz bulunması halinde de kovuşturma makamı iddianame düzenleyip şüphelinin, sanık sıfatı ile ceza mahkemelerinde yargılanmasını isteyebilmektedir.

Ceza mahkemelerine hazırlanan raporlar: Sanık sıfatı ile yargılanan kişinin kusurunun ne olduğunun mahkemeye açıklanması istenmektedir. Sanığın kusurunun yanında, müşteki tarafın kusuru da mahkeme tarafından dikkate alınabilir. Savcılık ve ceza mahkemelerine hazırlanan raporlarda her tarafın kusuru kendi içerisinde değerlendirilmektedir. Yani kazanın meydana gelmesinde tek bir tarafın asli kusurlu olamayabileceği, birden fazla tarafın da asli kusurlu olabileceği olarak tanımlanabilir.

Hukuk mahkemelerine hazırlanan raporlar: Savcılık makamı ve ceza mahkemelerine düzenlenen raporlardan farklı olarak her taraf kendi kusuru dahilinde değerlendirilmemektedir. Yüzde üzerinden yapılan kusur değerlendirmesinde tarafların kusuru, bir bütünün ayrıştırılması ile hesaplanmaktadır. Savcılık ve ceza yargılaması makamlarına hazırlanan raporlara göre ayrışan ön önemli özelliğidir.  

2020 yılında bilirkişilik kanunda yapılan değişiklik ile bilirkişiler sadece sürücü ve yayaların kural ihlallerini 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve yönetmeliğindeki maddelere atıfta bulunarak ifade edebilmektedirler. Kurumlar ise asli-tali ayrımını ve yüzdesel değerlendirmeyi yapmayı sürdürebilmektedirler.

Kaza Çeşitleri

Meydana gelen kazaların yorumlanmasını alt başlıklar altında değerlendirmek ve açıklamasını bu hususlara göre yapmak daha kolay olacaktır. Bunlar; tek aracın karıştığı kazalar, taşıt-taşıt kazaları, zincirleme trafik kazaları, taşıt-yaya kazaları, tren hattında meydana gelen kazalar gibi değerlendirilebilmektedir. Bu kazalar sonucu en çok ölüm ve yaralanmalar taşıt-taşıt ve taşıt-yaya kazalarıyla sonuçlanmaktadır.

Taşıt-Taşıt kazaları

İki aracın karıştığı kazalar sürücülerin kural tanımamazlığı, yola gereken dikkatini vermemesi, sonuçlarını öngöremeyeceği şekilde seyrini sürdürmesi gibi nedenlerden ötürü meydana gelmektedir. Bu kaza çeşidinde ilk önce, hangi sürücünün asli kusurlu halleri belirten 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84. maddesinde sıralanmış ihlali yaptığını belirlemek olmaktadır. Kazaların en çok meydana geldiği yer olan kavşaklar üzerinden bir örnek verelim. Dört yönlü kavşakta, kavşağın bir kolundan gelen sürücüye dur levhası hitap ediyorsa diğer koldan gelen sürücünün ilk geçiş hakkının olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarz kavşakta kazanın meydana gelmesi durumunda ise kendisine dur levhasının hitap ettiği sürücünün kazanın meydana gelmesindeki ana faktörü oluşturduğu kesindir. Ancak ilk geçiş hakkına sahip olan sürücünün kusur durumu ise yorumlamaya göre farklılık gösterebilir. Bu noktada en önemli husus ise somut verilerin incelemeye alınması olacaktır. Bu veriler; aracın zemin üzerinde bıraktığı fren izi, çarpışma noktasından sonra ötelenme durumu, araç üzerindeki hasarın büyüklüğü, kaza anını gösterir kamera kaydının değerlendirmesi, sürücünün ifadesi, gibi unsurlardır. Bu somut veriler değerlendirilerek ana yolda giden sürücünün trafik kurallarına uyup uymadığı, uydu ise yola gerekli dikkatini verip vermediği ve ideal sürüş esnasında hareket alanını kapatan sürücünün aracın karşı kazayı önleme imkanı olup olmadığı gibi faktörlerinin tamamının değerlendirmesi ile bu sürücünün kusurunun olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılabilmektedir.  

Taşıt-Yaya kazaları

Taşıt yolunda geçiş yapmak isteyen yayaların belli noktaları kullanmaları gerekmektedir. Işıklı trafik işaretlerinde yayaya yeşil ışığın yanması, trafik levhaları ile belirlenen yaya geçidi mahalli, kavşak başı olarak sıralanabilir. Bu noktalarda ilk geçiş hakkı yayalarındır. Sürücülerin durarak yayalara yol vermesi gerekmektedir. Bu tarz noktada bir taşıtın yayaya çarpması durumunda yayaya ilk geçiş hakkını vermeyen sürücü kazanın meydana gelmesindeki ana ihlali yapmış durumdadır. Bu tarz ilk geçiş hakkının yayalara ait olmadığı mahallerde de sürücüler ilk geçiş hakkına sahiptir. Eğer yaya, ilk geçiş hakkı kendisine ait olmayan bir noktadan geçiş yapmak istiyorsa yolu kontrol etmeli, araçların seyir durumuna göre geçişini yapmalıdır. Böyle bir kazada ise ilk geçiş hakkı sürücüdedir. Kazanın meydana gelmesindeki ana unsur, geçiş hakkına sahip olan sürücünün hareket alanını kapatan yayada olacaktır.

İlk Geçiş Hakkı (?)

İlk geçiş hakkının sürücülerde olduğu bir noktada meydana gelen çarpışmalarda ise sürücünün kusur durumu birden fazla unsurun irdelenmesine göre değerlendirmeye alınabilir. Bunların ilki çevre unsurudur. Taşıt yolunun cinsi, mahallin meskun olup olmadığı, yol kenarların demir bariyerlerin olup olmaması (sürücülerin yaya hareketliliğini öngörüp öngörememesi) olarak sıralanabilir. İkinci unsur ise sürücünün hızını ve dikkatini yola verip vermediği ve bu şartları sağlaması durumunda kazayı önleyip önleyemeyeceği olacaktır. Yani sürücü ilk geçiş hakkına sahipken ve sürüşünü kurallara uygun bir şekilde sürdürüyorken hareket alanının koşan bir yaya ile anlık olarak kapanması durumunda önlem alması beklenemezken bu şartlar altında raporlarda sürücüler kusursuz olarak yorumlanmaktadır. Ancak sürücüler, ilk geçiş hakkına sahip olduğu noktada hızlı bir şekilde araç kullanması ile birlikte yürüyerek hareket alanını kapatan yayaya karşılık zamanında fren tedbirine başvursa bile nizamlara aykırı araç kullandığı için önlenebilir kazayı önleyemediği ve hızından ötürü kazanın sonucunu arttırıcı etkisi olduğu için kazanın meydana gelmesindeki kusur üzerinde ikinci unsur olarak yorumlanabilmektedir.

[Mak. Müh. Onur Erdem & Uzm. Dr. Mehmet Ali Malkoç]